Beylikdüzü
Beylikdüzü Kent Rehberi

Gençlerin Güçlendirilmesi

Türkiye nüfusunun %20’sini oluşturan 15-24 yaş arası gençlerin kamunun sunabileceği hizmetlerle karşılanabileceği çeşitli ihtiyaçları bulunmaktadır. Kamunun gençlere sunacağı hizmetlerin hem nicelik hem de nitelik olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede gençlerin güçlendirilmesi noktasında eşit ve özerk bireyler olarak yaşayabilmeleri ve toplumsal yaşama katılabilmeleri için yetkinliklerinin attırılması ilkesi benimsenmelidir. Türkiye’de kamu harcamalarının planlanmasında ve hizmetlerin tasarlanmasında bu yaklaşım ön planda tutulmalıdır. Kaynakların dağıtılmasında, politikaların tasarlanmasında ve hizmetlerin sunulmasında gençlerin ve gençlik kuruluşlarının karar alma süreçlerine dahil edilmeleri gerekmektedir. Bu süreçte gençlerin kendilerine özgü ihtiyaç ve taleplerinin dikkate alınması gerekmektedir. Gençlerin yaşamlarının farklı dönemlerindeki bireylerden ayrıştıkları ortak koşul ve özelliklerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Aynı zamanda gençlerin yaş, cinsiyet, engellilik ve sosyo-ekonomik özellikleriyle farklılık gösteren ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak kamu hizmetlerini bu bağlamda planlamak daha kapsayıcı olacaktır. Kamuda genelde istatistiki veriler ışığında çoğunluğun talepleri doğrultusunda planlama yapılmaktadır. O nedenle “tüm gençlerin tüm ihtiyaçları” eşit derecede önemlidir anlayışı temel yaklaşım olarak kabul edilmelidir.

Gençlerin güçlendirilmesine yönelik birçok kamu kurumu harcama yapmaktadır: Gençlik ve Spor Bakanlığı, Ulusal Ajans (AB Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı), Gap İdaresi İnsani Yardım Koordinatörlüğü, Kalkınma Bakanlığı (kapandı) Sosyal Destek Programı, TÜBİTAK, İŞKUR ve yerel yönetimler gençlere yönelik harcama yapan kurumların başında gelmektedir. Kamunun gençlere yönelik yaptığı harcamaların genelde spor, toplumsal hayata katılım, eğitime destek, eğitimden işe geçişte destek gibi alanlarda yoğunlaşmaktadır. Kamunun gençlere yönelik ayırdığı pay gayrisafi yurt içi hasıla içerisinde %0,50-1 gibi çok küçük miktarı kapsamaktadır. Belediyelerin de durumu merkezi yönetimden pek farklı değildir. Türkiye’de aslında gençler önemseniyor gibi gözükse de onlar için ayrılan kaynaklara bakıldığında durumun hiç de öyle olmadığı görülecektir. Neredeyse nüfusun beşte birini oluşturan gençlerin kamu bütçesinde ayrılan payda yok sayıldıklarını söyleyebiliriz.

OECD’nin raporuna göre Türkiye’de gençlerin %35’lik dilimi ne eğitimde ne de işte yer almaktadır. Gençlerin %30’u eğitimde, %35’i de çalışmaktadır. Bu rapora göre Türkiye’de ne eğitimde ne de işte yer alan gençlerin oranı OECD ülkeleri (%16) ortalamasının iki katıdır. Burada şöyle bir durumla karşılaşıyoruz.  Türkiye’de tüm gençlerin %30’nu oluşturan eğitim alan gençler, kamunun gençlerin güçlendirilmesine yönelik ayırmış olduğu kaynağın yaklaşık %70’lik dilimini almaktadır. Eğitim dışındaki gençler ise genç nüfus içerisinde %70’lik bir dilimi kapsamalarına rağmen kamu kaynaklarının ancak %30’luk diliminden faydalanmaktadırlar. Bu da eğitim dışında kalan gençlerin toplumsal ve ekonomik hayata katılmalarının önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir. Kısaca şunu diyebiliriz: Kamu bütçesinde gençler yoktur, eğitim dışında olan gençlerse hiç yoktur.

Eğitim dışında olan gençlere yönelik en çok harcamayı spor genel müdürlüğü yapmaktadır. Eğitim dışında kalan gençler merkezi yönetimin ayırdığı kaynaklar içerisinde genelde spor harcamaları ile desteklenmektedir. Gençlerin eşit ve özerk bireyler olarak yaşayabilmeleri, genç olarak toplumsal yaşama ve ekonomik hayata katılabilmeleri için desteklenmeye ihtiyaçları vardır. Ancak bu destek sadece spor ile sınırlı kalmamalıdır. Bu doğrultuda gençlerin kendilerini rahatça ifade edebilecekleri, kendilerini gerçekleştirebilecekleri koşul ve ortamların oluşturulmasına yönelik harcamaların arttırılması gerekmektedir. Gençlerin güçlendirilmesine yönelik harcamaların %65’ni YURTKUR harcamaları oluşturmaktadır. Geri kalan kısım da YURTKUR tarafından kredi ve burs olarak eğitimde olan gençlere yönelik harcamadır. Kamudaki tüm kurumların bütçelerinde eğitim dışında kalan gençlere, özellikle de dezavantajlı gençlere yönelik ek kaynaklar yaratılmalıdır. Dezavantajlı gençlerin yoğun olarak oturdukları bölgelerde, gençlerin sanat ve kültür alanında istedikleri etkinlikleri yapabilecekleri fırsatlar yaratılarak, sosyal eşitsizliği azaltıcı ve bir arada yaşama kültürünü geliştirici hizmetlere ağırlık verilmelidir.

Türkiye’de gençlere yönelik harcamaların büyüklüğüne bakıldığında eğitim harcamaları gençlerin güçlendirilmesine yönelik kamu harcamalarının önemli bir payını oluşturduğunu görmekteyiz.  Gençlere yönelik kamu destekleri gündeme geldiğinde sadece eğitim alanının ön plana çıktığını, oysa gençlerin diğer ihtiyaçlarının göz ardı edildiğine tanıklık etmekteyiz. Lakin gençlerin ihtiyaçları çok boyutludur ve eğitim bu ihtiyaçların sadece bir bölümünü oluşturmaktadır. Gençlere yönelik harcamalar genelde spor, gençlik merkezleri, eğitim ve internet evleri, genç kızların okula devamı, eğitime destek ve sınavlara hazırlık, istihdam projelerinde yoğunlaşmaktadır.

Türkiye’de ÖSYM verilerine göre 4 yıllık üniversitelerde yaklaşık üç buçuk milyon öğrenci bulunmaktadır. YURTKUR ancak bu öğrencilerin %10’nun barınma ihtiyacını karşılamaktadır. Yine bu öğrencilerin almış oldukları burs ve kredi miktarı da onların geçinmesi için yeterli değildir. O nedenle eğitim hizmetlerinin tüm gençlere eşit ve kaliteli olarak sağlanması gençlerin güçlendirilmesi açısından önem arz etmektedir. Türkiye’de gençler açısından bir diğer önemli sorun da işsizlik oranının çok yüksek olmasıdır. Genç işsizlik, genel işsizlik oranının neredeyse iki katıdır. Genç işsizlikle mücadele etmek ve gençlere insana yakışır işler sunabilmek amacıyla tüm kamu kurumlarının yeni politikalar üretmesi gerekmektedir. Doğrudan genç istihdamını hedefleyen politikalara ağırlık verilmelidir. İstihdamda gençlere yönelik negatif ayrımcılıkla mücadele edilmelidir. Ulusal kaynaklarla uluslararası kaynaklar bir araya getirilerek genç istihdamı artırıcı, özellikle de genç kadın istihdamını artırıcı yeni projeler üretilmelidir. Eğitimde olmayan ve işsiz gençlerin istihdamına yönelik eğitim, iş eşleştirme ve rehberlik kurumları oluşturularak, niteliksiz ve geçici işlerde çalışan gençlere ikinci bir eğitim ve nitelik kazanma olanağı sağlanmalıdır. Yine yoksullukları nedeniyle eğitimine ara vermek zorunda kalmış gençlere yönelik mesleki eğitimler verilmelidir.

Birçok ülkede gençlik insan yaşamının geçici ve önemsiz bir evresi olarak kabul edilmektedir. Yine bu anlayışa göre gençlik yetişkinliğe hazırlık evresi ve toplumun en dinamik kesimi olarak tasvir edilmektedir. Gençlerin yaşadıkları geçiş dönemiyle ilgili bu yaklaşımda “iyi genç” tanımı aslında “iyi yetişkin” anlamına gelmektedir. Bu bakış açısıyla gençlere yönelik oluşturulan politikalar daha çok gençliğin itaatsizliği, madde bağımlılığı, intihar gibi sonuçlara odaklanmakta ve gençleri “daha büyük, daha önemli” olduğu iddia edilen projeler için araçsallaştırılmaktadır. Oysa gençlere, gelecekteki “gerçek hayata” hazırlanmak üzere projeler üretmek gerekmektedir. Gençlerin toplumsal hayatta genç olarak var olabilmeleri ve gençlik döneminde özerk bireyler olarak yaşamlarını devam ettirebilmeleri, temel öznenin gençler olduğu ve gençlerin kendi ihtiyaçlarını tanımlamada asıl söz sahibi olduğu bir yaklaşımla kamu kaynaklarından daha fazla pay gençlerin geliştirilmesine yönelik projeler ayrılmalıdır. Gençlerin güçlendirilmesine yönelik ayrılan kaynakların onlara nasıl bir yaklaşım ve perspektiften sunulması da önem taşımaktadır. O nedenle gençlerin karar alma süreçlerine dahil edilmeleri ve gençlerin kendilerine özgü taleplerinin dikkate alınması gerekmektedir.

Türkiye’de gençlerin sosyalleşebilecekleri, aile dışında kendi deneyimlerini paylaşma olanakları bulabilecekleri kurumların sayısı yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle resmi olmayan eğitim ve katılım tekniklerinin kullanılacağı, gençlik çalışanlarının istihdam edileceği gençlik merkezleri bu ihtiyacı karşılamada önemli bir olanak olacaktır. 5393 sayılı belediye kanunu gençlere hizmet sunma noktasında önemli bir dayanaktır. Belediyelerin yeterli sayıda açacağı gençlik merkezlerinde, gençlik çalışanları aracılığıyla gençlerin kendileri ve içinde yaşadıkları toplum hakkında karar alma sürecine katılımı sağlanacaktır. Ayrıca yine bu merkezler aracılığıyla gençlerin ihtiyaçları tanımlanarak, çözümlerin de gençlik perspektifiyle geliştirilerek, içinde yaşadıkları toplumla ilişkileri daha güvenli ve daha içermeci olacaktır. Belediyeler gençlik merkezlerinin yanı sıra gençlerin yoksulluğu ve sosyal dışlanmışlığı ilgili yerele özel ihtiyaç odaklı projeler gerçekleştirebilirler. Gençler için yapılacak tüm faaliyetlerde gençler heterojen görülerek sosyo-ekonomik olanaklara ulaşmaları sağlanmalı, sanat ve kültür alanındaki ilgilerinin ve bilgilerinin arttırılabileceği aile dışı sosyal ortamların oluşturularak yaygınlaştırılması gerekmektedir. Farklı sosyo-ekonomik kökenleri olan gençlerin bir arada kültür ve sanat etkinliklerini paylaşabilecekleri, yine bu alanda üretim ve tüketimde bulunabilecekleri fırsatlar yaratılmalıdır. Aile ve sosyal politikalar bakanlığının elinde bulunan hanedeki genç sayısı, bebek sayısı, çocuk sayısı, engelli sayısı, yaşlı sayısı, eğitim düzeyleri, kırda-kentte yaşayan sayısı gibi bilgiler veri olarak kullanılarak gençlere yönelik hizmetlerin planlaması yapılabilir.

Gençlerin hizmetlerden eşit oranda yararlanabilmesi için toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımı, dezavantajlı ve engelli gençlerin topluma eşit katılabilmelerinin garanti altına alınabilmesi amacıyla tüm gençlik politikaları ve hizmetlerin ana fikrini oluşturmalıdır. Dezavantajlı gençler içerisinde son zamanlarda sayıları hızla artan tutuklu ve hükümlü gençlerin de eğitim haklarından faydalanabilmeleri için olanaklar sağlanmalıdır. Gençler açısından bir diğer önemli konu da gençlerin mekânsal hareketliliğini artırıcı farklı coğrafyalardaki gençlerin bir araya gelmelerini sağlayıcı festivaller v.b. etkinlikler yapılmalıdır. Öğrenci olsun olmasın tüm gençlerin mekânsal hareketliliğine fırsat verilerek, onların önemli kazanımlar elde edebileceği etkinliklere kaynak ayrılmalıdır. Bu etkinliklerin sayısı artırılarak gençlerin kendi aralarında örgütlenebilmelerini içerecek şekilde planlanmalıdır. Gençler sadece bireysel hizmet alıcılar olarak algılanmamalıdır.

Mithat Yolcu